Sen hiç kendine meydan okudun mu?

Sen hiç kendine meydan okudun mu?

Mutlu Cuma’lar 🌸

Umarım bu hafta bu satırları okuyan herkese insaflı davranmıştır. Bu hafta ben çalışmak, evde bana iyi gelen şeyleri yapmak ve bir de Atlas’ın bu sene evde geçirdiği zamanı dışarıdan desteklerle daha kaliteli hale nasıl getiririm okul kararı ve gelecek sene ne yapacağını düşünmekle meşguldüm. Özellikle, bu son konu öyle dipsiz bir kuyu ki şu an maille hiç girmiyim - henüz ebeveyn olmayanların içine darallar gelebilir zira hehe 😊 Ama özel olarak “ebeveynlik” müessesesi hakkında özel bir içerik ricanız var ise bu maile cevap verebilirsiniz, ben de ne kadar kişi bu dipsiz kuyuda daha iyi anlamış olurum.

 

 

Gelelim biraz daha çekici konulara..

Bu haftanın en çok ilgi çeken paylaşımı “kendine odaklanmak” üzerine hazırladığım paylaşımdı. Ki inanın bu hayat koşullarında, gerek ülkesel, gerek kariyersel, gerekse ailesel zorluklar içinde bu ne kadar zor en iyi ben bilirim. Zor işte kendine odaklanmak, kendine molalar vermek, değer vermek.  Özellikle, geçirdiğim son 3 senede bunu daha da iyi anladım (önceden hafif daha Polyanna idim bu konularda, kabul evet.) Yine de bir şekilde bunu yapmazsan da hayata devam edemeyeceğimi de anladım. Olmuyor. Kendine azıcık kıymet verip, öyle ya da böyle sevdiğin bir şeylere fırsat vermezsen şu hayat akmıyor. Hayır, cidden bir süre ben de yapmayı bıraktım da ordan biliyorum. Ve hep diyorum ki, şu kendine odaklanma meselesinin kıymetini “yaparken” anlamıyorsun; asıl “yapmazken” anlıyorsun neler kaybettiğini. O sebeple efendim ben de bir süredir minik minik adımlarla sahalara kendimi geri döndürdüm.

 

Çünkü…. “Neye odaklanırsan, enerji oraya akar.”

 

 Neler yapıyorum bir süredir çok minik özetliyim,  güzel videosu de burada.

1- Kesinlikle sabah ya da gece rutini yapıp, 10 dakika olsa da cildime bakıyorum. Bu bana çok iyi geliyor.

2- Atlas’a kahvaltı hazırlarken (ve videoda yok ama genelde o hep dibimdeyken), sirkesi su ve yeşil içeceklerle şu sindirimi bir uyandırıyorum (su orucu ya da oruç yaparken bu adım tabi saat 19-19:30 civarlarına kayıyor ki bir süredir o şekilde).

3- Evet, su orucuna devam ediyorum. Ramazan ile beraber her günüm oruç oldu ilk defa bu sene zaten. Şahane rahatladım.

4- Çiçeklerle bitkilerle kısacası doğayla haşır neşir olmak. Bir sürü toprak ve saksı falan aldım geçtiğimiz haftalarda. Hatta tohum bile aldım ki cidden şok oldum bu duruma. Nereden aldım merak ederseniz: burada. 2023 hayalleri arasında bahçeli ev, olmazsa balkonda daha çok zaman geçirmek vardı. Ev olmadığına göre hala, e o halde balkonu güzelleştirelim dedim ve her boş anımda saksına sıkışan bitkileri büyük saksılara taşıdım, sararan yaprakları temizledim. Onlar iyileştikçe ve temizlendikçe sanki ben de iyileştim.

 

 

Daha önceden de bir aralar bu bitkilerle ve balkonla haşir neşir olma durumuna girmiştim ki eskiler o günleri çok iyi hatırlar. Zamanım o kadar çoktu ki YouTube videosunu bile hazırlamıştım - hey gidi hey. Amaç balkonu o görkemli eski günlerine geri getirmek.

 


 

5- Çalışıyorum. Her molamda hem de. Binlerce saatini kurumsalda masada, dev gibi lansmanlar ve dev gibi ekipler yöneten birine evden genelde pek çıkmadan çocuk bak demişler, o da sonunda delirip her boş anında çalışmaya başlamış. Bana iyi geliyor. Ramazan’da her güne bir tarif, yani 30 güne 30 tarif ile resmen çalışma kanallarımı tamamen de açmış durumdayım. Çok zorluyor ama oh çok da iyi geldi.

 

Hatta bir kaçınız bunu en sevdiğim filmlerden biri olan Julie & Julia’ya benzetmiş ki cidden öyle ve bu benzetmeye bayıldım. Bir ara başka bir haftanın mailinde neden bu filme bu kadar bayılıyorum ayrıca konuşalım.

 

Tarifleri kaçırdıysanız şimdiye kadar üst üste her gün paylaştığım tarifler şöyleydi:

 

      
   

 

Kendime meydan okumam sonucu çıkan tarifler şöyle oldu ve bence hepsi cidden çok iyiydi:

 

Tek hayalim bu maddelere biraz hareket eklemek.  Hamile kaldığımdan beri hayatımdan eksilen en büyük kalemlerden biri hareket etmek. Bakalım. Olacak olacak. 😊

 

Haftaya görüşmek üzere.
Sevgiler,
Sezin