Ya ilham kaçarsa? 💌

Ya ilham kaçarsa? 💌

Mutlu Cuma’lar 🌸

3 haftadır mail yazamıyorum, bilmem belki fark edenleriniz olmuştur. “Aradığınız ilham’a şu anda ulaşılamamaktadır.” çalıyor arka planda. Ülkece geçirdiğimiz seçim sürecinde gitti “ilham” ve geri gelemedi ne yazık ki. Allahtan mutfak tarafında kaybetmedim (o da gitseydi ağlayabilirdim!) kendisi de bahar sebzeleri ve yaz meyveleri ile bol bol tarifler hazırladım, önümüzdeki günler şenlik gibi olacak buralar benden size söylemesi. 

Benim eski kurumsal günlerden yadigar, haftanın başında hazırladığım ve günlere böldüğüm  yapılacaklar listem olur. Kendime gün gün neler yapmam gerektiğini yazarım. Bunun içinde Atlas’ın dersleri, benim gün gün paylaşacağım tarifler, teslime deceğim işler, yapacağım kargolar, yazacağım yazılar kısacası tüm yapılacaklar yani her şey orada olur. Kurumsaldan yadigar dedim ama taa liseden beri böyle çalışmayı severim ben. ÖSS’ye hazırlanırken de her gün bir test çözme hedefi koyardım kendime (deliyim evet 🙈). Evet, her şey güzel, bu noktaya kadar, aman ne düzenli bir insan ve disiplinli dediğiniz duyar gibiyim. Ama bunları o yüzden anlatmadım. Bu sistemde şöyle bir sorun vardı: hep ama hep yapabileceğimden daha fazlasını yazardım listeye. Mesela günden 300 soruluk test çözme hedefi gibi, yani bunu nasıl yapabilirsin ki her bir soruyu 1 dakikada çözsen, okuldan gelince kalkmadan saatlerce test mi çözeceksin ey Sezin? Tabi ki yetişmezdi ve ben çok mutsuz olurdum. Süper yetersiz hissederdim. Kendime koyduğum hedefler ve görevler her şeyden önemliydi ve ben başaramıyor gibi hissederdim. Adeta her günüm böyle geçerdi. Kurumsalken de durum çok benzerdi, taa ki bu özellik sağlığımdan götürmeye başlayana kadar.  

Zamanla bu özelliğimi törpülemeye karar verdim, çünkü sanırım 26-27 yaş bandında bu özelliğimden nefret ettiğimi fark etmiştim.  Yine listeler ile ilerlemeye devam ediyordum ama bu listelerin kendimi hırpalamayacak şekilde tasarlanmasına özen göstermeye çalışıyordum diyelim.  Listelerimde sadece yapabileceğimden biraz fazlasını (çünkü bu da insanı konfor alanından çıkaran güzel bir motivasyon oluyor) üstlenmeye başladım ve bu sistem bana hem başarı hem  de huzur getirdi diyebilirim.

Listeler iyi hoş ama ya ilham kaçarsa? Ve yapamaz hale gelirsek? İşte yeni yeni kendime böyle anlarda “bırakmak” gerektiğini öğretmeye çalışıyorum. “Yapmış olmak için yapmak” gibi bir şey olmasın, kuluçkaya yatsın bazı işler ve zamanı gelince meydana çıksın.… 

“Haftanın maili” de işte bu sebeple 3 haftadır size gelmedi. Bakalım bundan sonraki haftalarda kuluçkasından neler çıkacak? Heyecanla beklemedeyim. 

Görüşmediğimiz bu 3 haftada ben neler yaptım peki? 

Sanırım çalışmak ve Atlas’ın gündelik rutinlerine devam etmek dışında yaptığım en büyük 2 şey, artık Cenevre’de yaşayan ve 4 senedir görmediğim en yakın arkadaşımı ziyarete gitmem ve daha sonra da çok kısacık da olsa (sadece 8 saatliğine) Ankara’ya gidip anneannemi görmemdi. Resmen hasret duyduğum herkese kavuştuğum bir 3 hafta olmuş, bakın şu an yazarken farkettim bunu da. 

Cenevre ziyaretini minicik özetleyeyim..

Mini Cenevre seyahatinde ilk duraklarımız arkadaşımın evine 5 dakika yürüme mesafesindeki “parkları” ziyaret etmekti, ama bu parklar aynı zamanda macera parkurları, piknik ve onlarca farklı spor alanının olduğu, arada karşına geyikler çıkan “orman”dı.

Arabayla dakikalarca tol gitmeden, park ya da trafik ile uğraşmadan böylesi dev ve çok yönlü bi’ alana ulaşabilmek hayal gibi. Böyle bir yerdi. 

Daha sonra kısa bi’ market turu yapma şansımız oldu. Migros aslen İsviçre markası, belki bilenler vardır. Bu gezdiğimiz de bi’ Migros şubesiydi. Standart seviyesi Migros’lardan biriymiş. Tüm fiyatlar Frank, yani yaklaşık 20 ile çarpabilirsiniz. Ama tabi “of aşırı pahalı” demeden önce İsviçre’de asgari ücretin ortalama 4.300 - 4.500 Frank olduğunu hayal edin. Yani, yaklaşık 85.000 -90.000TL.

Neyse, konumuza dönecek olursak.. Markette en dikkatimi çeken orman meyveleri, kuşkonmaz, peynir ve deniz ürünleri gibi bizde oldukça lüks sınıfa giren malzemelerin fiyatlarının oldukça uygun oluşuydu. Vegan ürünler reyonu, ekmek, bitkisel süt reyonu, sağlıklı çocuk atıştırmalıkları, mutfağı malzemeleri ve şarap reyonlarının çeşitliliği bakmalara doymamalıktı. Mesleği mutfak olan biri olarak beni bu markete bırak ve bin türlü fikirle çıkayım, aynen öyle hissettim. En başta görünen telefon gibi aygıtların takılı olduğu istasyon ise alışveriş yaptıkça barkod okutulan bi’ cihaz; kasaya gittiğinde sadece cihazı okutuyorsun ve tek tek ürünleri geçirmiyorsun. Nasıl bi’ kolaylık ve zaman tasarrufu anlatamam. Bi’ yandan da alışveriş yapan herkese tüm ürünlerin barkodunu geçireceklerine dair duydukları güven dudak uçuklatacak kadar takdire şayan.

Üç tarafı denizlerle çevrili, tarım ve hayvancılığın göbeği ülkemize kıyasla; Avrupa’nın göbeğinde konumlanmış ülkelerin market çeşitliliği daha fazla olursa bi’ gıcık olmuyor da değilim ama olsun onların da mis gibi semt pazarları yok bizimki gibi diyerek yine avunacak bi’ şey buluyorum. Market gezisine bir bakmak isterseniz, o da burada.

 

Bu haftanın tarifleri ile “kuşkonmaz” ı kutladık. Sırada hangi sebze olsun?

 

 

 

 

 

 

 

HFB Bez Çantalar’da son adetler 🥂

Bir sezonu daha geride bırakmak üzereyiz. Bakalım yeni sezonda bizi neler bekleyecek… Tam mevsimi gelmişken stoklarda kalan renklerden birini kapmak isterseniz, buyrun buraya beklerim. 

 

Beni takip etmek isterseniz:
Instagram, TikTok ve Youtube hesaplarıma göz atabilirsiniz.

Sadece takip etmek yetmez Gökkuşağı Tarifleri Yemek Kitabı’m ile de tariflerimi mutfağına yuva yapmak isterseniz, tabi ki dünyanın en mutlu insanı olurum.

 

Haftaya görüşmek üzere.

Sevgiler,
Sezin