Mutlu Cuma’lar 🌸
Bu hafta "senenin en şanslı günleri var" diye çalkalandı her yer biliyorsunuz. Bazen yaşarken süper şanslı hissetmediğimiz günler (ki benim için öyleydi, gayet yoğun ve sıradan bir haftadan farksızdı bu hafta), ileride yaşanacak apayrı günlerin mimari olabiliyorlar.
Evrene ne enerji verirsek, o bize onu getirir romantikliği yapmayacağım korkmayın. Daha önce de sık sık bahsettiğim bir sözü hatırlatacağım sadece: “Enerji nereye odaklanırsak oraya akar.” Bana sorarsanız bir şeyleri manifest etmek, yazmak, çizmek, özel günlerde odaklanıp hayalini kurmak ne işe yarıyor biliyor musunuz? Odaklanmaya, kendimizi tanımaya, ne istediğimizi bilmeye, zihnimizi ve sonunda da o zihnin yarattığı düşünceleri yönetmeye..
Şu “vizyon panosu” konusu…
Çok yaptım, evet. Önce yazardım sadece. Sonra eski usül fotoğraf panoları yaptım ama hep kayboldu gitti bakamadım istediğimde. Sonra dijitale geçtim. Benim hayatımı inanılmaz değiştirdiğine inanıyorum. Atlas’ın annesi olabilmem, kendi işimi kurup esnek saatlerden evden çalışabilmem, aşçılık okulundan mezun olabilmem, çok seyahat edebilmem (tabi zamanında diyelim buna 😁), HFB markasının doğması.. Hep bu minik hayaller ve manifestler sayesinde desem, inanın abartmam.
Sene 2016’da yazdıklarım, 2020’de karşıma çıkınca şok olmuştum…
Yoga eğitmenlik eğitimine giderken çantama evden alelacele bir defter atmıştım. Sayfasını açınca karşıma çıkanlar bana “aman Allah!” dedirtmişti resmen. 1 Ocak 2016’da yazmışım.
Hayatımın oldukça güzel olduğu, kariyerimin 7. senesinde, Demir’le yüzük kardeşliğimizin de üç buçuğuncu ayında.. Çok iyi hatırlıyorum o günü. İstanbul karlar altındaydı.
Evde mum yakmış, tek başıma bunları yazıp karlarda yürümeye çıkmıştım. O zaman HFB (@healthyfoodbreak) falan hak getire, HFB doğum tarihi Mart 2017.
Bu satırlarda beni en çok şu an baktığımda mutlu eden hırslardan çok hayallere, maddi şeylerden ziyade deneyimlere, iyi yaşam ve beslenmeye, pozitif hislere, beni daha iyi bi’ insan yapacağına inandığım değerlere niyet etmiş olmam.
Başka neler yazmıştım 2016’da devamını da merak ediyorsanız buraya beklerim.
Peki nasıl yapılır? Bu işin minik bazı kuralları var..
İlk adım:
Ben her zaman bana iyi gelen bi’ köşeye geçiyorum. Müzik, mumlar, taşlar, bitkiler, sıcak bi’ kahve.. Sizi rahat ettirecek, niyetlerinize odaklanmanızı sağlayacak bi’ ortam. Odaklanıp, rahatsız edilmeden geçecek belki 10 dakika belki de 3 saat.
Ne kadar ihtiyacınız varsa.
İkinci adım:
Gerçekten ne istiyorsun? Neye değer veriyorsun? Neye ihtiyacın var? Bu istekler realiten olduğunda nasıl hissetmek istiyorsun? Her zaman maddiyat olmak zorunda değil. Deneyimler, manevi hisler, hayaller, projeler, duygular..
Hepsini net bi’ şekilde düşünün, yazın, karalayın. Böylece size bu hisleri yaşatacak deneyim ve olayları çekersiniz kendinize.
Öyle bi’ nokta gelecek ki..
“Hadi canım, bu da olmaz.” diye konuşacak zihin. Eski inanışlar, hikayeler, yaşanmışlıklar, iyileşmemiş yaralar devreye girecek. Bunu görmek de sürecin bi’ parçası. Vizyonunu, hayalini bloklayan inanışları da düşünme ve not alma zamanı.
Üçüncü adım:
Bu isteklerin kontrolü kimde? Başkalarına bağlı olmayan, sadece size ve sizin aksiyonlarınıza bağlı niyetler olmalı. “.....” böyle olsundan ziyade, “BEN” böyle olayım denmeli.
Dördüncü adım:
Bu istediklerini en iyi neler yansıtır? Görsel, kelime.. İster fiziksel olarak toplanabilir. İster dijital. Ben genelde bu videodaki gibi dijital topluyorum. Görsellerin kendimi iyi hissettiren, ilhamlandıran görseller olmasına özen gösteriyorum.
Her şeyi topladıktan sonra, birleştirme zamanı. Ben her şeyi telefonumda yapıp, kolay ve kaybolma ihtimali olmayan bi’ yol seçiyorum.
iOS için: MoodBoard
Android için: PlotBoard uygulamalarına bakabilirsiniz.
Vizyon panosu bitince, onu görebildiğin bi’ yere koymak önemli. Telefonda favori fotolar arasına almak gibi. Açıp açıp bakmak için akla geldikçe. Ekran arka planı bile yapılabilir hatta.
Son adım:
Vizyon panosunu destekleyen aksiyonları belirlemek. Bunları tek oturuşta yapmak gerekmez, zamana yayılabilir. Bu insana odak ve amaç veren kısım. Akşamları Netflix karşısında mı oturacaksın, yoksa işini kurmak için kafa mı patlatacaksın yoksa çıkıp koşacak mısın?
İnsana umut ve yön veren basit bi’ pratik, ben de her zaman işe yaradı. Umarım birilerinde daha işe yarar ❤️ Yapılışını da burada anlatmıştım hatta.
Ee kimler yapıyor bakalım? Bana da yazın.
Bu arada.. Her güne 1 tarif ile sebze şenliği devam ediyor 🌸
Kendime meydan okumam sonucu bu hafta çıkan tarifler şöyle oldu.
Bazen daha ne kadar sebzeleri farklılaştırabilirim ben bile şaşırıyorum; ama işte sanırım ben de dünyaya bu yüzden geldim 😊
Son olarak.. Bu haftanın en ilgi çeken içeriği: 1 HFB çanta bunları nasıl alabilir?
Her şeyi içine alan çantalara oldum olası bayılırdım. Ta ki kendi çantamı tasarlayana kadar.
%100 organik pamuklu kumaşı, 4 farklı iç cebi ile tarif edilmez bi’ düzen şansı sunuyor. Geniş askıları, anahtarlık askısı, cep telefonu veya cüzdan yerleştirmek için beşinci iç cebi ile ihtiyaç duyduğunuz her şeyi tek bir yerde taşımak için tasarlandı. Uzun ömürlü olması için çift kat astarlı dikildi.
Yanlarda yer alan iki dikey yan cep, 1 litrelik su şişesi ve standart boy kahve termosu alırken, ana yüzeyde yer alan yatay cepler laptoptan kitaplara birçok geniş yüzey eşyayı taşıyabilecek bir alan sunuyor.
Bebek çantası, market çantası, iş veya okul çantası, spor çantası, seyahat çantası, plaj çantası… Her amaca hizmet eden HFB bez çanta birbirinden farklı renk seçenekleriyle tarzımızı yansıtmak için özel olarak tasarlandı; etik yollarla ve sıfır artık prensibi ile her detayı tek tek elde dikilerek üretildi.
Eğer her amaca hizmet eden ve her şeyi içine alan bi’ çanta arayışınız varsa, o çanta bu çanta.
Haftaya görüşmek üzere.
Sevgiler,
Sezin