HealthyFoodBreak 6 yaşında 💚

HealthyFoodBreak 6 yaşında 💚

Her gün işine giden, çalışkan bir kurumsaldım. Adeta bunun için yaratılmıştım, senelerdir bunun için çalışmıştım. Gittiğim tüm okullar, kamplar, eğitimler.. Hepsi beni daha başarılı, daha iyi bir kurumsal yapmak ve hatta kurumsal merdivenlerini emin adımlarla çıkarak sonunda da beni en üst düzey yöneticilik seviyelerine çıkarak şekilde tasarlanmıştı. Daha doğrusu ben öyle tasarlamıştım.

Ne olduysa her şey “kendime daha iyi bakma” hevesim ile mutfağa girmeye başlamamla başladı. İş çıkışı eve dönüp, tek başıma - evet sadece kendim için - yemek yapmaya başlamamla ve bunu yaparken farklı, kolay ve besleyici tarifler araştırıp öğrenmeye başlamamla başladı. Demir’le evlendikten sonra ise olay boyut değiştirdi çünkü artık 2 kişi için yapıyordum ve bu benim için çok önemliydi.

Ve derken 2016 yılının Şubat ayında, çok sevdiğim 2 kız arkadaşımla buluştuktan sonra, pişirip fotoğrafını çektiklerimi paylaştığım bir Instagram hesabı açtım. Demişlerdi ki “çok iyisin, hadi yap bunu”. Ben de demiştim ki “neler var neler internette, insanlar bana mı bakacak hah.” Ama yine de eve döndüğümde içimde bir şeyler
kıpırdanmaya başlamıştı. Elimde hızlıca paylaşacak 10 tane tarif fotoğrafı vardı, heyecanla üst üste yükledim. Adı ne olacaktı? Bi’ Yemek Molası olsun dedim. İş yerine gittiğimde grafik tasarımcımızdan bir logo istedim (hiç güzel
değildi logo ama olsun - koydum giti). Sonra adı içime sinmedi. “Sağlıklı bi’ Mola” yaptım. I - ıh. O da içime sinmedi. İngilizce de tarif koyacağım ben, ne olmalı ne olmalı derken… HealthyFoodBreak dedim gitti. Ve deyiş o deyiş. Sonra hayatım değişti. İşten eve koşarak gidip yemek yapmak, yazmak, paylaşmak için bir sebep. Yorgun argın geçen masa başı saatlerden sonra bana ilaç gibi gelmişti. Sonra da hayatımı değiştirdi.

Teşekkür ederim
HealthyFoodBreak, iyi ki doğdun 💚

 

 

Bu tarz hikayeler herkese güzel gelir.. Minik de bir öneri isterseniz eğer..

Daha önce kaleme aldığım şu Eski4 Kurumsaldan Tavsiyeler yazım hoşunuza çok gidecek emin olun.

1- Öncelikle hayatta sizi ne mutlu eder, kendiniz olabildiğiniz ve bıkmadan usanmadan üstüne çalışabileceğiniz ilgi alanınız nedir: yemek yapmak mı, takı tasarlamak mı, resim yapmak mı, moda mı, hayvanlarla ilgilenmek mi, teknolojik ürünler tasarlamak mı, seramik mi, edebiyat mı… Hangisi? Onlarca örnek bulunabilir bu alan altına. Bunu bulduktan sonra gerisi kolay. Önemli olan ise onu bulmak. Çünkü bu alan biraz da benzersiz olmalı. Veya daha doğrusunu söylemek gerekirse sizin o alana bakış açınız biraz farklı olmalı (inanın onlarca yemek tarifi veren insan arasından benim de sıyrılmam çok kolay olmadı, ama bir şekilde farklı bakış açısı sayesinde bu süreç tamamen kendiliğinden oldu.) Gerisi tamamen araştırmak, zaman ayırmak, öğrenmek, farklı yollar düşünmek, denemek ve devamlı olarak kendinizi geliştirmek.

Kendinize şunu sorun: “Benim kendimi gerçekleştirdiğim gerçek ilgi alanım ne? Ne yaparken saatleri saymıyorum? Ne yaparken daha çok insanın hayatını değiştirmek isterim? Heyecanlandığım şeyi yapmak adına kendimi nasıl geliştirebilirim?”. Hemen bir cevap bulamayabilirsiniz. Canınızı sıkmayın. Önemli olan bu noktada sorunun kendisi, cevabı değil. Devamlı bunu kendinize soruyor olmanız. Böylelikle amacınızı daha iyi anlayıp, bu amaç için nasıl daha kalifiye olabileceğinizin basit bir yol haritasını zamanla, çok da fark etmeden çıkarmaya başlayacaksınız.

 

 

2- Sonraki adım donanım kazanmak. İlhamlanın, devamlı olarak gelişin, vakit ayırın. Evet, onlarca farklı sorumluluğumuzun olduğunu biliyorum. Girişimlere vakit ayırmak zorlu. Adeta dünyaya bir bebek getirmek ile eşdeğer bir zorluk hem de bence. Ufak adımlarla başlayın, her gün düzenli kendinize ayıracağınız bir 15 dakika belirleyin. Zaman geçtikçe bu 15 dakika size yetmez olacak, daha da çok öğrenmek ve yaratmak isteyeceksiniz. Hele henüz üniversite öğrencisiyseniz veya kurumsal hayatın başındaysanız daha da şanslısınız. Çünkü bu aslında daha çok zamanınız var demek! İnanın işin içine farklı hayat sorumlulukları girdiğinde veya iş hayatında yükseldikçe artan görevler ile zaman gitgide azalıyor. Sezin demişti dersiniz :))


Üniversitedeyken, okuldaki kulüpler, derslerden ve stajlardan arta kalan anlarınızı fikriniz veya hobiniz etrafında geçirmeye özen gösterin. Yurtiçi ve yurtdışında ilgi alanınızla ilgilenen başarılı olmuş kişilerin web sayfası, sosyal medya hesabı paylaşımlarını takip edin. Konuyu etraflıca araştırın, ilgili kitapları alın ve hatta atölyelere ve online eğitimlere katılın. Hem siz ilgi alanınızı daha çok takip ederken mutlu olacaksınız, hem de saat 5’ten sonraki kariyeriniz için her geçen saniye daha da çok donanım kazanacaksınız. Benim keşif yolculuğum biraz doğal ortaya çıktı. Boş zamanlarımda devamlı olarak izlediğim yemek programları, tarifler, sağlıklı beslenme üzerine okunan kitaplar, sağlıklı beslenme üzerine izlenen belgeseller derken kendimi işten gelir gelmez mutfakta bulmaya başladım. Ben mutfakta zaman geçirdikçe, paylaşma isteğim arttı, paylaştıkça da daha çok geliştim. Adeta kartopu etkisi. Kendinize bu noktada yine soru sorun (evet devamlı sormak en güzel yol bence): “Neye zaman ayırmak beni heyecanlandırıyor? Ne kadar zaman ayırabilirim? Gün içinde / hafta süresince ne zaman bu konuyla ilgilenmek için en doğru zamandır? Yoğun bir iş günü sonrasında veya hafta sonlarında mı?” Böylelikle kendinize basit de olsa bir ek ajanda yaratmaya başlayacaksınız.

 

3. Başkalarının hayatına değer katacak anda yola çıkmaya özen gösterin. Sakın çekinmeyin, kafanızdaki soru işaretlerini susturun. Bunu yaparken de her zaman profesyonel yaklaşmaya özen gösterin, kendiniz olun, arada kalmayın. HealthyFoodBreak doğmadan önce de senelerdir sağlıklı tarifler yapıyordum. Ama başlayacak enerjim ve hedefim yoktu: Benim ne farkım var onca tarif veren kişiden? Bu iş benim hayatıma ne katacak ki? Kafamda her birimizin kafasında olan soru işaretleri ve korkular diz boyuydu. Ama kendimi geliştirmek için aldığım eğitimler, yaptığım araştırmalar ilerledikçe, bir noktada kendimi gerçekten “hazır” hissettim. Başkalarının hayatına değer katacak bir noktada olduğuma dair “hazır” hissettim. Hazır hissettiğiniz andan sonra yola çıkmak için sakın korkulara, soru işaretlerine, çekincelere kapılmayın. Hemen yola çıkın. Evet hem de hemen! Ufacık bir adımla hem de. Çünkü gerçekten de “Yol çıkana görünüyor.”. Bu noktada dikkat etmeniz gereken en önemli nokta ufak girişiminize hak ettiği değeri vermek. Örneğin ben @healthyfoodbreak’in ilk günlerinde, o kadar yoğun bir tempoda çalışırken bile her gün bir içerik paylaştım (yani her akşam eve gelip yemek pişirip, fotoğraflayıp, metnini yazmak demek bu (Güle Güle TV karşısında yayılıp, keyif yapmak!). Her defasında da farklı bir içerik ve bilgi paylaşmaya çalıştım ki aksi halde böyle bir girişimle fark edilir ve hatırı sayılır bir fayda sağlamak imkansız olurdu. O zamanlar işbirliği ya da maddi bir getirisi de yoktu. Tamamen kendim için, yarattığım fark için hobimin üstüne gidiyordum. Hepsi bu. Beklentisizlik resmen enerjinin daha da rahat akmasını sağlıyor sanırım (hedefsizlik değil, aman karışmasın. Beklentisizlik tamamen ayrı bir mesele bence). O sebeple size en büyük başarı formülü yapacağınız ek işi ciddiye almanız ve daha ilk günden konuya profesyonel bir işmiş gibi yaklaşmanız. Bunu yaparken sonuna kadar kendinize inanmanız ama bir yandan da beklentiler içine girerek süreci sık boğaza sokmamanız. Gerisi kendiliğinden gelecek! Ve dijitalleşen dünya, sosyal medya kendimize yeni alanlar yaratmak hiç olmadığı kadar yardımcı olacak size.

Süper gücünüzü keşfedin, hobi ve ilgi alanlarını etrafında yepyeni ek işler yaratın. Kendinize inanın. Öğrenmek ve farklı olmak için çok çalışın, zaman ayırın, hemen vazgeçmeyin. Girişiminiz ile olabildiğince sürdürülebilir olun. Hem insanlığa hem de içinde yaşadığımız gezegene saygılı olun. Gelecek böyle girişimlerde. Her detayını bilin, her aşamanın %100 içinde olun. Ve eğlenmeye bakın. Yoksa herhangi bir kurumsal işten farkı kalmaz.

Mart ayını güzelleştirmek bizim elimizde..
Kalbimize ve ruhumuza bahar bu sene biraz geç gelecek belki ama bedenimize biraz daha iyi bakarak en azından bedenimize baharı getirmek bizim elimizde. 

Biliyorsunuz HFB’de tam bu sebeple var. HFB’yi kurarken kendime pusula edindiğim marka sözünün doğruluğu ve güzelliğine bu dönem daha da çok ikna oldum:

Tüm HFB ürünleri, kendilerini üretenlere, kendilerini kullananlara ve hepsinin paylaştığı ortak gezegene saygılı olma sözüyle ortaya çıktı. Marka değerleri, tüm ürünleri A’dan Z’ye şekillendirdi.

Hala bir HFB’niz yok ise bedenimize iyi bakmak için tasarlanmış HFB İyi Yaşam ürünleri ve HFB Bez Çantalar’a bir göz gezdirmek size iyi gelebilir 🌸

                 

 

  

Deprem bölgesindeki yerel üreticiler bundan sonra
benim tariflerim için özel meselem olacak 🤝

Deprem bölgesini kalkındırmaya uzaktan destek olmanın en güzel yollarından biri oradaki yerel üreticileri desteklemek. buna zaten bir süredir hepimiz hem fikirdik. Ben de önümüzdeki dönem yeni çekeceğim tariflerimde bölge ürünlerine yer vereceğim, sizin için sipariş edip, test edip onaylayacağım bir nevi. Birçok paylaşım yapıldı ve yapılıyor konu hakkında. Ben 3 adet web sitesini en kullanımı kolay / nokta atışı buldum bu konuda.

1- Birincisi @localmakers.tr dayanışma ağı. bu linki kendi siteme de ekliyorum, sürekli güncelleniyor ve aktif satış olup olmadığını da gösteriyor. Şu an bu linkte deprem bölgesinden 181 yerel üretici var: https://dayanisma.localmakers.com.tr/

2- İkincisi doğrudan bölgede hizmet veren bi’ yerel satış sitesi. sitesindeki üreticilere birinci elden ulaşma şansları olduğu için güvenilir buluyorum: https://www.ciftcideneve.com/

3- Üçüncüsü @hepsiburada ve @trendyol pazaryerleri. Bu platformlardaki destek alanlarından sıfır komisyon ile yerel üreticilere kolaylıkla ulaşmak mümkün.

 

Haftanın tarif önerileri...

Aşağıdaki tarifleri bu hafta denemeye ne dersiniz?

 

 

 

Haftaya görüşmek üzere.

Sizi seviyorum.
Sezin