sezin güleryüz, kurumsal

Eski Kurumsaldan Tavsiyeler

Süper gücünü keşfet, hobin etrafında yepyeni ek işler yarat.

Beni biraz tanıyalım...

Son 10 senedir, tam 40 bin saatimi bir pazarlamacı olarak geçirdim. ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunuyum. Bu zamana kadar dünyanın önde gelen şirketlerinde önde gelen ürünleri tanıtma ve tüketicilerle tanıştırma şansım oldu. Geçtiğimiz Temmuz ayında kurumsal kariyerimi yemek sevdam için bırakıp, Mutfak Sanatları Akademisi Profesyonel Aşçılık Eğitimi’nden mezun oldum. Şu an sosyal medyada sağlıklı ve kolay yemek tarifleri ve püf noktaları paylaşan bir mutfak tutkunuyum, namı-değer @HealthyFoodBreak.

 

HealthyFoodBreak ufak bir hobiyken, artık binlerce kişinin sağlıklı tarifler ve iyi yaşam püf noktaları için başvurduğu bir kaynak haline geldi.  Bu son 3 senede @healthyfoodbreak’in doğuşu ve gelişmesi benim de yaşayarak öğrendiğim, ve öğrendikçe keyif alıp, daha çok kişiyle paylaşmak istediğim çok keyifli bir yolculuk oldu. En sonunda ise mesleğime dönüştü!

 

Eğer siz de benim gibi “kurumsal kariyerime devam ederken, hobimi nasıl işe dönüştürürüm? Kendime nasıl yeni alanlar yaratırım?” diye soruyorsanız şu an tam da doğru yerdesiniz. Eski kurumsaldan tavsiye olarak ben diyorum ki: Mesai biter bitmez koştuğunuz, tamamen ilgi alanınız etrafında bir kariyeriniz daha olabilir!  Ve gün sonunda belki de ana işiniz haline gelir. Hayal değil gerçek, inanın buna.

 

 

Neden bu yola girdim?

Her şey sanırım bundan 25 sene önce başladı. Küçükken en sevdiğim şey Süper Kahraman çizgi filmleri izlemekti. Gerçi hala da öyle sayılır :) 

Bütün gün gazeteci olarak çalışan Peter Parker’ın kendisine ihtiyaç duyulduğunda Örümcek Adam olması, iş adamı olan Bruce Wayne’nin geceleri Batman’e dönüşerek şehri kurtarması…  Beni muazzam mutlu ederdi. Nasıl her ikisine de yetişiyorlardı? Fark yaratmak ve ellerindeki süper güçlerine odaklanmak nasıl bir histi acaba?

 

Sonra kendime sormaya başladım. İçimde gizlenmiş süper gücüm neydi?  Sadece endüstri mühendisi veya uzmanlaştığım alan olan pazarlama dünyasında bir ürün müdürü olmak mıydı yoksa daha da fazlası mı vardı?  

Çok seviyorum evet, ama bana yetiyor mu? Yetmiyordu. Ben de kendi hayatımın süper kahramanı olmak ve tüm gün olduğum kişiyi mesai biter bitmez rafa kaldırıp  yepyeni bir işe daha başlamak istedim.

Aslında yalnız da değilim. Etrafınıza bir bakın, sizin de en az benim gibi bir çok dostunuz, tanıdığınız bu yola çoktan girmiş durumda. Özellikle de her geçen gün gelişen teknoloji ve online ticaret kanalları bunu çok destekler nitelikte. Eğer böyle bir tanıdığınız varsa (veya bu tanıdık kendiniz de olabilirsiniz pek tabi ki! :) ) 

Hepsinin / hepimizin de ortak noktası işine ek olarak yarattığı bu yeni alanlarda özgür olması / özgür olmamız, istediğimiz gibi yönetmeleri / yönetmemiz ve vakitlerini / vakitlerimizi hobimiz etrafında geçirmeye odaklanmamız. Böylelikle de standart mesaimize ek olarak kendimize yeni bir dünya ve iş alanı yaratıyor olmamız.

Bunu yapanlar varsa, siz neden yapamayasınız?

 

 

Peki nasıl?

Peki iyi hoş da nasıl yapacağız bunu… Yol çıkana görünür derler ya, hemen hiç üşenmeden yola çıkacağız aslında..  Bu yola çıkarken benim öğrendiğim 3 ana başarı püf noktası oldu:

 

1- Kendi süper gücünüzü keşfedin.

Öncelikle hayatta sizi ne mutlu eder, kendiniz olabildiğiniz ve bıkmadan usanmadan üstüne Çalışabileceğiniz ilgi alanınız nedir: yemek yapmak mı, takı tasarlamak mı, resim yapmak mı, moda mı, hayvanlarla ilgilenmek mi, teknolojik ürünler tasarlamak mı, seramik mi, edebiyat mı… Hangisi? Onlarca örnek bulunabilir bu alan altına. Bunu bulduktan sonra gerisi kolay. 

Önemli olan ise onu bulmak. Çünkü bu alan biraz da benzersiz olmalı. Veya daha doğrusunu söylemek gerekirse sizin o alana bakış açınız biraz farklı olmalı (inanın onlarca yemek tarifi veren insan arasından benim de sıyrılmam çok kolay olmadı, ama bir şekilde farklı bakış açısı sayesinde bu süreç tamamen kendiliğinden oldu.) Gerisi tamamen araştırmak, zaman ayırmak, öğrenmek, farklı yollar düşünmek, denemek ve devamlı olarak kendinizi geliştirmek.

Kendinize şunu sorun: “Benim kendimi gerçekleştirdiğim gerçek ilgi alanım ne? Ne yaparken saatleri saymıyorum? Ne yaparken daha çok insanın hayatını değiştirmek isterim? Heyecanlandığım şeyi yapmak adına kendimi nasıl geliştirebilirim?”. Hemen bir cevap bulamayabilirsiniz. Canınızı sıkmayın. Önemli olan bu noktada sorunun kendisi, cevabı değil. Devamlı bunu kendinize soruyor olmanız. Böylelikle amacınızı daha iyi anlayıp, bu amaç için nasıl daha kalifiye olabileceğinizin basit bir yol haritasını zamanla, çok da fark etmeden çıkarmaya başlayacaksınız.

 

2- Donanım kazanın: İlhamlanın, devamlı olarak gelişin, vakit ayırın.

Hepinizin ne kadar yogun oldugunu en iyi ben anlarım. Günde yeri geliyor 10-12 saat çalıştığımız bir 10 sene geçirdim (hatta bazen 18-20 saat, evet şaka yapmıyorum!).. Eve gelince de sorumluluklar bitmiyor. Bu noktada kendinize çok da yüklenmemek onemli.

Ufak adımlarla başlayın, her gün düzenli kendinize ayıracağınız bir 15 dakika belirleyin. Zaman geçtikçe bu 15 dakika size yetmez olacak, daha da çok öğrenmek ve yaratmak isteyeceksiniz. Hele henüz üniversite öğrencisiyseniz veya kurumsal hayatın başındaysanız daha da şanslısınız. Çünkü bu aslında daha çok zamanınız var demek! İnanın işin içine farklı hayat sorumlulukları girdiğinde veya iş hayatında yükseldikçe artan görevler ile zaman gitgide azalıyor. Sezin demişti dersiniz :)) Üniversitedeyken,  okuldaki kulüpler, derslerden ve stajlardan arta kalan anlarınızı fikriniz veya hobiniz etrafında geçirmeye özen gösterin.

Yurtiçi ve yurtdışında ilgi alanınızla ilgilenen başarılı olmuş kişilerin web sayfası, sosyal medya hesabı paylaşımlarını takip edin. Konuyu etraflıca araştırın, ilgili kitapları alın ve hatta mümkünse atölyelere ve online eğitimlere katılın. Hem siz ilgi alanınızı daha çok takip ederken mutlu olacaksınız, hem de saat 5’ten sonraki kariyeriniz icin her geçen saniye daha da çok donanım kazanacaksınız. Benim keşif yolculuğum biraz doğal ortaya çıktı. Boş zamanlarımda devamlı olarak izlediğim yemek programları, tarifler, sağlıklı beslenme üzerine okunan kitaplar, sağlıklı beslenme üzerine izlenen belgeseller derken kendimi işten gelir gelmez mutfakta bulmaya başladım. Ben mutfakta zaman geçirdikte, paylaşma isteğim arttı, paylaştıkça da daha çok geliştim. Adeta kar topu etkisi. 

Kendinize bu noktada yine soru sorun (evet devamlı sormak en güzel yol bence): “Neye zaman ayırmak beni heyecanlandırıyor? Ne kadar zaman ayırabilirim? Gün içinde / hafta süresince ne zaman bu konuyla ilgilenmek icin en doğru zamandır? Yoğun bir iş günü sonrasında veya haftasonlarında mı?” Böylelikle kendinize basit de olsa bir ek ajanda yaratmaya başlayacaksınız.

 

 

3- Başkalarının hayatına değer katacak anda yola çıkmaya özen gösterin. Sakın çekinmeyin, kafanızdaki soru işaretlerini susturun. Bunu yaparken de her zaman profesyonel yaklaşmaya özen gösterin, kendiniz olun, arada kalmayın (of bir madde de amma çok öneri!)

@Healthyfoodbreak doğmadan önce de senelerdir sağlıklı tarifler yapıyordum. Ama başlayacak enerjim ve hedefim yoktu: Benim ne farkım var onca tarif veren kişiden? Bu iş benim hayatıma ne katacak ki?  

Kafamda her birimizin kafasında olan soru işaretleri ve korkular diz boyuydu. Ama kendimi geliştirmek için aldığım eğitimler, yaptığım araştırmalar ilerledikçe, bir noktada kendimi gerçekten “hazır” hissettim. Başkalarının hayatına değer katacak bir noktada olduğuma dair “hazır” hissettim. Hazır hissettiğiniz andan sonra yola çıkmak için sakın korkulara, soru işaretlerine, cekincelere kapılmayın. Hemen yola çıkın. Evet hem de hemen! Ufacık bir adımla hem de. Çünkü gerçekten de “Yol çıkana görünüyor.”. Bu noktada dikkat etmeniz gereken en önemli nokta ufak girişiminize hak ettiği değeri vermek. 

Örneğin ben @healthyfoodbreak’in ilk günlerinde, o kadar yoğun bir tempoda çalışırken bile her gün bir içerik paylaştım (yani her akşam eve gelip yemek pişirip, fotoğraflayıp, metnini yazmak demek bu. Güle Güle TV karşısında yayılıp, keyif yapmak!). Paylaşmadığım gün neredeyse hiç yok. Her defasında da farklı bir içerik ve bilgi paylaşmaya çalıştım ki aksi halde böyle bir girişimle farkedilir ve hatırı sayılır bir fayda sağlamak imkansız olurdu. O zamanlar işbirliği ya da maddi bir getirisi de yoktu.

Tamamen kendim için, yarattığım fark için hobimin üstüne gidiyordum. Hepsi bu. Beklentisizlik resmen enerjinin daha da rahat akmasını sağlıyor sanırım (hedefsizlik değil, aman karışmasın. Beklentisizlik tamamen ayrı bir mesele bence).

O sebeple size en büyük başarı formülü yapacağınız ek işi ciddiye almanız ve daha ilk günden konuya profesyonel bir işmiş gibi yaklaşmanız. Bunu yaparken sonuna kadar kendinize inanmanız ama bir yandan da beklentiler içine girerek süreci sık boğaza sokmamanız. Of yazması bile zor, yapması nasıl evet farkındayım zorlu ama inanın bir o kadar da keyifli. Gerisi kendiliğinden gelecek! Ve dijitalleşen dünya, sosyal medya kendimize yeni alanlar yaratmak hiç olmadığı kadar yardımcı olacak size.

 

Hayatıma neler kattı? Getirileri neler? Zorlukları neler?

Peki bu kadar uğraş neden? Niye bu kadar derde katlanayım ki? Neden yepyeni bir iş yaratmakla uğraşayım ki diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Çünkü getirdikleri ve mutluluk seviyenize etkisi başka hiç bir uğraşla ölçülemez de ondan.

1- Birincisi ve belki de en önemlisi manevi tatmin, kendini gerçekleştirme hissi: İşe yaramak ve bir fark yaratmak, kendi ilgi alanın dahilinde uğraştıkça kendin de iyileşmek. Standart işlerimiz de tabi ki bize manevi tatmin veriyor ama tamamen kendi yarattığınız, kendi alanınız hakkında uzmanlaşmak ve kitlelere ulaşmak, hayatlarında fark yaratmak kıyaslanamaz bir tatmin sağlıyor. Bu tatmin sayesinde bana inanın, yalan değil,, standart kariyerinizden de daha cok zevk almaya başlıyorsunuz.

 

2- Profesyonel iş hayatınıza  katkı: Yeni yarattığınız is sayesinde çok fazla farklı insanla tanışacak, çok fazla farklı eğitime katılacak ve araştıracaksınız. Bunun sayesinde de hayata ve işinize bakış açınız tamamen değişecek, kutunun dışından düşünmeye başlayacaksınız. Örneğin bir pazarlamacı olarak benim isim yaratıcı olmak, tüketicileri anlamak ve yaratıcı pazarlama kampanya stratejileri oluşturmaktı. @HealthyFoodbreak  hesabını kurmamla beraber ise çok daha kutunun dışında düşünmeye başladım, yaratıcılığım arttı ve healthyfoodbreak’i takip edenlerle girdiğim diyaloglar, onlardan öğrendiğim paylaşımlar ile pazarlama kariyerimde de fark yaratmaya başladım. İki konu birbirini negatif etkiler sanar herkes ama hayır efendim benim durumumda pozitif etkiledi.

 

3- Kendiniz keşfetmek & yepyeni iş fırsatları: İşiniz dışında apayrı bir iş ile uğraşmak aslında kendinizi keşif yolculuğunu da büyük ölçüde tetikliyor. Hani soru sorup durmak var ya işte. Hah o mesele. Sınırlarınızı zorlamaya başlıyorsunuz. Aklınıza daha önce gelmeyen iş fikirleri geliyor ve yepyeni alanlar açılıyor önünüze. Yine kendimden örnek vermem gerekirse HealthyFoodBreak markalaştıktan bu yana 1 yemek kitabım (Gökkuşağı Tarifleri), 1 TV programım (Hafta içi her gün BeinGurme kanalında Sezin’le Yemek Arası) ve önümüzdeki dönem lanse edeceğim ürün fikirlerim var. Vov! İnanılmaz ama gercek!

 

Özetle….

Özetle, her gün kıymetli vaktinizi verdiğiniz ve fark yarattığınız bir kurumsal kariyerinizin olması harika birşey.  Ama tek bir hayatım var, tek bir hayatımız var… Bu hayatı nasıl geçireceğimiz, ne etki yaratacağımız tamamen kendi elimizde. Tek bir kariyere odaklanarak geçirmekte bir tercih, süper güçlerimize odaklanıp boş anlarımızda süper kahramana dönüşmekte..

Sabırlı olun, ilgi alanınızı keşfedin ve  o konuda kendinizi geliştirmeye, en iyi şekilde yapmanın yollarını aramaya devam edin. Cesur olun ve ufak adımlarla da olsa kendinize hobiniz etrafında yeni alanlar yaratın. Bu konuda günümüzün dijital dünyası, sosyal medya ve daha birçok aracı kullanmaya açık olun.  Kendini keşfet, ilhamlan ve durmadan geliş, hiç çekinmeden yola çık.

Sorularınız ve yorumlarınız varsa heyecanla bekliyorum. @healthyfoodbreak olarak beni etiketleyerek her zaman hızlıca ulaşabilirsiniz. Bi’ sonraki ufak kariyer molamızda görüşmek üzere. 

Kendinize çok iyi bakın.